"Ne çok az, ne çok fazla. Tam kararında..."
Bu ay Londra'da yaşayan yazar ve tasarımcı Cate St Hill ile birlikte İsveç kültüründe "Ne çok az, ne çok fazla... Tam kararında" anlamına gelen "Lagom" felsefesini keşfediyoruz. İç mekan tasarımlarında benimsenen Lagom tarzı, denge ve doğru ölçü yakalandığında görsel bir şölen doğuruyor, aynı zamanda yaşam tarzınıza geniş bir bakış açısı sağlıyor.
Minimal iç tasarım stilinin yanı sıra yalınlık, sürdürülebilirlik ve kalıcılığa dayalı bir tasarım felsefesiyle tanınan Cate, bizleri evine davet ederek ilhamını Lagom felsefesinden aldığı ve #yalıngüzeldir felsefesiyle hayata geçirilen NUDE koleksiyonlarından birkaçını gösterdi.
Lagom felsefesi hakkındaki düşüncelerini, yaratıcılık sürecini ve nelerden ilham aldığını konuşmak üzere Cate ile bir araya geldik.
Lagom konseptinin sizde uyandırdığı hisler nedir?
Hepimizin yoğun hayat temposunda dengeyi yakalaması gerektiğini düşünüyorum. İsveç kültüründen ilham alarak biraz yavaşlayıp hayattaki küçük şeylerin de tadını çıkarma fikri hoşuma gidiyor. Bana göre "ne çok fazla, ne çok az" kavramı, evimi dekore ederken dikkatli davranıp eşyaları yalınlaştırmak anlamına geliyor. Evimdeki her şeyin bana zevk vermesini, benimle bağ kurabilmesini istiyorum. Bu nedenle de etrafımdaki nesneler konusunda seçici davranıyorum. Hem işlevsel hem de güzel olmalılar. Lagom yaklaşımı, denge içinde bir şeylerden keyif almamıza olanak tanıyor. Ayrıca gezegenimizdeki aşırı kaynak tüketimiyle de ilgili bir kavram. Azla yetinip mutlu olabileceğimize dair bir hatırlatma niteliğinde.
Lagom'la ilgili rehber niteliğindeki üç temel prensip nedir?
- Evinizdeki kalabalıktan arının ve gerçekten ihtiyacınız olanları dikkate alın. Görsel anlamda dikkat dağıtan şeyler azalınca nesneler daha çok öne çıkar ve daha fazla anlam kazanır.
- Sürdürülebilir kaynakları olan ve gezegene daha az zarar veren doğal malzemeleri kullanın.
- Lagom'un daha minimal bir yaklaşımı benimsemesi, bir alanın karakterden veya sıcaklıktan yoksun olması anlamına gelmiyor. Gereken ölçüde mum ışığı ve doğal renkleri evinize ekleyerek oraya hayat verebilirsiniz.
Yaratıcılık sürecinden bahseder misin?
Bir alanı tasarlarken öncelikle malzemelerden oluşan bir paleti göz önüne getiriyorum. Daha sonra daha ince ayrıntılara dalmadan önce dokulara odaklanıyorum. Tüm duyulara hitap eden bir alan yaratmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Büyük resme bakınca olayın dokunuşlar ve dokunsallıkla ilgili olduğunu düşünüyorum. Bir koltuğa oturunca yaşanan histen odaya ilk girildiğinde görülen lamba anahtarlarının üzerinde yanıp sönen ışık kıvrımlarına kadar böyle olduğunu düşünüyorum. Öncelikle her zaman bir moodboard oluşturmayı seviyorum. Bu pano sayesinde oluşturacağınız projeye yönelik tutarlı bir çerçeveye ulaşıyorsunuz ve daha sonra işler karışmamış oluyor. Bir alanı tasvir etmek için kafamda üç veya dört anahtar sözcüğü düşünüyorum. Ardından da nesnelerin kökenine iniyor veya birbiriyle eşleşen öğeleri bulmak üzerine çalışıyorum. Bu süreçte de anahtar sözcüklerime geri dönüp, bulduklarımın onlarla eşleşip eşleşmediğini kontrol ediyorum.
Temel ilham kaynağın nedir?
Bence seyahat. Ziyaret ettiğim yerlerden fazlasıyla ilham alıyorum. Gittiğim bir restoranda kullanılan desenlerden, otel lobilerindeki mobilya desenlerine veya eski bir kapının rengine kadar birçok ilham kaynağım var. Sıradan olanın dışına çıkmak her zaman yaratıcılığımı ortaya çıkarıyor.
En sevdiğin koleksiyon nedir?
Mist vazolarına bayılıyorum. O kadar başarılı hatları var ki, cama doku katarak onu daha ilginç hale getiriyor.
Çiçek veya kök eklendiğinde hatlarla desenlerin arasındaki dansı çok beğeniyorum. Yeni bir aranjman sunduğunuz her an benzersiz bir görsel şölen ortaya çıkmış oluyor. Şu anda çizgi desenli camlar oldukça moda. Ancak NUDE koleksiyonuna bakınca, geçici trendlerin aksine zamana karşı direnen kaliteli bir ürün alacağınızdan emin oluyorsunuz. NUDE'un lamba koleksiyonuna da bayılıyorum. Smooth ve Orion lambalarını özellikle çok güzel buluyorum. Taş ve camı bir araya getirerek dokunsallık açısından çok güzel bir his uyandırıyorlar.